Balıkçı ve Oğlu (Zülfü Livaneli)

Duruş, Sanat ve Milli Sanatçımız Livaneli…

Bir kitabı okuduktan sonra o kitapla ilgili bir instagram hikayesi de paylaşırım genellikle. Güzel bir fotoğraf, içerisinde diğer kitaplarımla hoş bir manzara… İster özendirme de, ister övünme ama konu da bu değil zaten. Hikayeye bir de müzik eklemek istedim. Her yanıyla sanatçı olan hemşerim Livaneli ‘nin bir kitabına yine onun elinden bir müzik buldum; Doğdukları Yerde Ölenler.

Kitaptan müziğe bir karmaşa yaratmak istemem ama kitapla doğrudan ilgili müzik de. İlk kez bir Livaneli kitabı okuyorum. Müziklerini ve sosyal yaşamındaki sanatçı duruşunu da severdim ama… Kitapları da bir başkaymış dedirtti. Tam da tahmin ettiğim gibi sorunlara değinen, müziğinde neyse edebiyatında da aynı duruşa sahip bir Livaneli gördüm. Hikaye yaratmada usta olmak ayrı bir şey tabi. Hikaye yaratırken halkının sıkıntılarını unutmamak… İşte o sanattır benim için. İnsanlığa sorununu ve hatta çözümünü bazen bir ipucu ile bazı kere ise haykırarak göstermek, sanat.


Balıkçı ve Oğlu

Kitabı çok daha öncesinden almıştım. Evli dahi değildim hatta. Kitap okumaya vakit ayıramamak, öne aldığım bi’ kaç eser derken; babaannemin elinde buldum çoğunlukla. Ve benim babaannem 80’e merdiven atmış, çat pat okuma yazması olan bir kadın. Bu çok önemli çünkü Livaneli ‘nin 7’den 70’e anlaşılabilir, akıcı bir dil kullanıldığının ispatı oldu benim için. Bunu henüz okumadan tahmin edebildim yani. Öyle de çıktı. Toplam 2 dolu günüme mal oldu nihayetinde. -Kitap okunan zaman aralığı boş zaman aralığı değildir!-

Bir balıkçı kasabasından hareketle aslında tüm Türkiye’yi ve hatta bu kasaba özelinde küresel bir anlayışı ele almış Livaneli. Kendi dünyalarında, ilk paragrafta da belirttiğim gibi, doğup büyüyüp nihayetinde de yine burada ölen bir toplum var. Bu kafanızı karıştırmasın, hikayeye konu olan mülteciler de bir zamanlar bu toplumlardan birine aitti. Basit bir şekilde “sanırım annesini döner dönmez öldürürler.” denilen Yeni Deniz’in annesi de aynı anlayışın farklı açıdan kurbanı sayılabilir. Livaneli burada çocuk kaybetmek gibi müthiş bir felaketi hikaye edinse de kitap bittiğinde denize bir öfke duymuyorsunuz. Balıkçıya, anneye ve denizin aldığı Deniz’e üzülseniz de düşmanınız farklı bir yerden çıkıyor. Belki Deniz’in cenazesinin bulunamasına sebep olan da balon balıklarıdır diyorsunuz. Böyle bir dünyadan her şey beklenir…

Balıkçı ve Oğlu (Zülfü Livaneli)

Dolayısıyla kitabı rafa geri koyarken her ne kadar da sonu nispeten mutlu sonla bitse dahi, bir burukluk ve farkındalıkla uzaklaşıyorsunuz kitaplığınızdan. Bu hikaye gerçek değil ama bir yerlerde gerçekleşmemesi için hiç bir engel yok. Ölüm de yaşam da hastalık da sağlık da insan için ama bunlar doğal bir yoldan geliyorsa tabi. Güzel olan her şeyin düşmanı bir algıyla üzerimize geliyorlar. Tam da bu yüzden, fark etmek üzerine bir gaflete gark olmadan; okuyalım.

Selametle…


Diğer Edebi Eserlerle İlgili Yazdıklarım;

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir