Balıkçı ve Oğlu (Zülfü Livaneli)
Hikaye yaratmada usta olmak ayrı bir şey. Hikaye yaratırken halkının sıkıntılarını unutmamak ayrı. Zülfü Livaneli – Balıkçı ve Oğlu.
DevamEdebiyatın kendisi ve türleri üzerindeki eserler hakkında yazılan yazıtlar, haberler. Edebiyat ve SS.
Hikaye yaratmada usta olmak ayrı bir şey. Hikaye yaratırken halkının sıkıntılarını unutmamak ayrı. Zülfü Livaneli – Balıkçı ve Oğlu.
DevamMeleklerin şeytan, şeytanların melek olduğu bir ütopyada insanın neler yapabileceğini gösteriyor İhsan Oktay Anar. Her yönüyle dikkat çekici, kimi zaman sakin kimi zaman dehşet dolu sayfalarla.
DevamHikaye akla uygun değil. Çünkü bahsettiğim gibi insan var olayın içinde.
Devam2019 yılı sistematik ve düzenli olarak kitap okumaya başladığım 2018’den sonra, kitap okumadığım dönemi bulunmayan bir yıl oldu. 24 kitapla süslediğimiz bu bitik yıldan size 10 güzel kitap tavsiyesi çıkarabileceğimi düşündüm ve iş bu metin belgesini doldurmaya başladım. Muhakkak bu kitaplardan daha güzelini okumuş olanlar olacaktır. Yahut şu kitap nasıl bu listede olmaz, bu kitap nasıl bu kitaptan daha güzel bulunur, tarzı düşünceler de olacaktır. Bunun için bilgisayarınızı açıp masaüstünde sağ tık yaparak yeni metin belgesi oluşturabilirsiniz. 3. sınıf internet gazetelerinin ara başlıklarıyla devam edelim o zaman.
DevamYeni ve farklı bir dünyaydı bu kısacık kitap. Kitapların bir konuda diğer sanat dallarıyla benzerlik gösteriyor. Yine de bahsettiğim o konuda açık ara önde olduğuna emin olabiliriz. O da şudur ki; kitaba başlarsınız, okuyup (sayfalarını!) bitirirsiniz ve o hayatı artık yazardan devralırsınız. Okuduktan sonra o dünya da kitabın kapağıyla beraber kapanmıyor. Artık bir Albay’ım. Gururum var. Gururuma en büyük sebeplerden biri de canını milletine hediye eden oğlum. Artık bana bakacak kimse kalmasa da, hanımın hastalığına çare olacak gücümü bulamasam da yaşıyorum işte, varım. Boynu bükülen gururumla ben, bir de yaşlı eşim. Bana kazık atmaya çalışan dostlarım da horozum kadar benimle. Ben, boş ver…
Devamİnsan toplum yahut ilahi inançlar tarafından sunulan belli kurallara uymak zorunda gibi algılanır. Mesela Müslüman bir toplum zannedebilir ki iman etmek ve namaz kılmak bir zorunluluktur. Oysa bu dinin temel emirlerinin bulunduğu Kur’an-ı Kerim’den de görülür ki insan tamamıyla özgürdür. İman konusunda da yaşam konusunda da. Yine de toplum kendi önüne koyduğu bu setin arkasına geçmekten müthiş zevk alsa da o seti önüne bir şeref gibi koyar, zevkini gömer ve sanki o setin bekçisiymiş gibi yaşar.
DevamKitabı okumadan-yarısını okuyup bir kere; okuduktan sonra bir kere daha yazıyorsam, sen de en az iki kere okuyacaksın. Adil olanı bu. Bu yüzden kitabı okumayanların muhtemelen “ne diyo lan bu” deyip kapatacağı yazım, kitabı okuyanlarda bir gülümseme yaratacaktır.
DevamKitap içerisinde birçok sosyal tespite değinip atıf yapıyor. Şöyle ki; Genç yaşta evlendirilen çocuklar, kırsal kesimde bitirilemeyen cehalet, cehalete çare diye bulunan doğmalar ve dogmaları da aşan içgüdüler, göçmenlerin yaşamı, bastırılmış cinsel eğilimler, katili katil yapan onca unsur, travesti cinayetleri, aşkın boyutları, azıcık siyaset, çok fazla 18 yaş altında yaşanan zulüm ve psikolojik bir geri dönüşü olan hayatlar, kolluk kuvvetlerine sert mi sert eleştiriler, Ermeniler ve yaşadıkları zulüm… Dersiniz ki “dur küfretme, zulüm de Allah’a dahil”.
DevamKahramanları oldum olası sevmezmişim gibi zaten. Siz de böyle hissedeceksinizdir okuyunca. Çünkü doğru birdir ve bu doğrudur ki bir kahraman zorbadır, hiç değilse ayrıcalıklı olduğu için bir zorbadır, boş verin bunu kimin fark etmemi sağladığını! Kahramanlarınızı öldürün. Ya da bırakın bunu sizin yerinize ben yapayım. Ama öncelikle, fazla akbili olan var mı?
Devam